Mardin’de çobanlık yaparken hazırlandığı üniversite imtihanında dereceye girerek tam burslu kazandığı İbn Haldun Üniversitesini birincilikle bitiren Yılmaz Acar, memleketinden yaklaşık 10 bin kilometre uzaklıktaki Chicago Üniversitesinde yüksek lisansa kabul edildi.
Ömerli ilçesinde doğan ve korucu bir babanın 13 çocuğundan en küçüğü olan Yılmaz Acar, köyde çobanlık yaptığı sırada üniversite imtihanlarına hazırlandı.
Acar, dereceyle tam burslu kazandığı İbn Haldun Üniversitesi İslami İlimler Fakültesinde ve çift ana kol (ÇAP) programı kapsamında Siyaset Bilimi ve Milletlerarası İlgiler Kısmı’nı 6 yılda birincilikle tamamladı.
Chicago Üniversitesi “Siyaset Bilimi” alanında yüksek lisansa kabul edilen Acar, doğduğu memleketten yaklaşık 10 bin kilometre uzakta eğitimini sürdürerek hayallerinin peşinden koşmaya devam ediyor.
Acar, klasik bir ailede 13 çocuktan en küçük erkek çocuğu olarak büyüdüğünü belirterek, babasının korucu olduğunu, kendisinin de köyde hayvancılık ve tarımla uğraştığını söyledi.
Kardeşleri ortasında liseyi tamamlayan tek kişinin kendisi olduğunu belirten Acar, şunları anlattı:
“Bazı ağabeylerim, ilçedeki yatılı liseye gönderildiklerinde orada çeşitli meselelerle karşılaştılar. Bölgemizin bir gerçeğiydi maalesef. Vaktinde 1990’ların sonunda bölgedeki asayişin tam olarak sağlanamaması nedeniyle okullarda PKK yanlısı insanların, PKK sempatizanlarının ağır bir halde bulunmasından dolayı, onlar da korucu çocukları olmasından dolayı çok sorunla karşılaştılar. O yüzden lise eğitimlerini tamamlayamadılar. Yani ailemizde lise, üniversite eğitimini tamamlayabilen tek kişi ben oldum.”
“AZİZ SANCAR’IN KELAMINI KENDİME DÜSTUR EDİNDİM”
Acar, çobanlık yaptığı sırada eğitimine devam ettiğini, 2016’da iki fazlı üniversiteye giriş imtihanının bulunduğunu, bir öğretmeninin kendisini ikinci imtihana kaydetmemesinden dolayı giremediğini, hasebiyle bir yıl daha mezun olarak üniversiteye hazırlandığını belirtti.
Üniversiteye hazırlandığı devirde babasının televizyon izlediğini, haberlerde Nobel mükafatı alan Prof. Dr. Aziz Sancar’ın bulunduğunu anlatan Acar, şöyle konuştu:
“Aziz Sancar da Mardinli olduğu için bizim bölgede çok sevilen birisidir. Babam da bu türlü dikkat kesilmiş dinlerken ben de çobandan yeni geldim. Çıktım üste, aklımdan hiç çıkarmıyorum. Sancar; ‘Çoğu insan zekaya inanır, ben inanmıyorum, bizi birbirimizden ayıran emektir, ben çalışmaya inanıyorum.’ diyordu.
Babam da bana ‘Bak görüyor musun? Helal olsun. Bölgemizi, insanımızı ne hoş temsil ediyor.’ dedi. Hayatım boyunca ben o kelamı aldım. Lisans eğitimim mühletince ben o kelamı düstur edindim. Yani zekanın değil, çabanın bizim aramızdaki en temel fark olduğuna inanıyorum. Bizi birbirimizden ayıran azmetmek ve uğraş etmektir. Zira zeka bize verilendir, çaba ise bizim yaptığımızdır. Lakin natürel ki çaba bizden, muvaffakıyet Allah’tandır.”
İkinci yılında de bir yandan çobanlık yaparken bir yandan Halk Eğitim Merkezi’ne gittiğini söyleyen Acar, imkanlar dahilinde başında İstanbul seçeneğinin bulunmadığını, İbn Haldun Üniversitesinin reklamlarını görüp bağlantıya geçtiğini lisana getirdi.
Acar, fakülte dekanı Bilal Aybakan’ın kendisini aradığını söyleyerek, şunları kaydetti:
“İkindi vaktiydi, çok düzgün hatırlıyorum, sıcak bir ağustos günü diyeyim. Kendisi de Urfalı, kendisinin de köyde büyüdüğünü, çeşitli zorluklar atlattığını ve İbn Haldun Üniversitesinde dekan olduğunu anlattı. Okulun imkanlarını, akademik kaliteyi, hocaları, temasları, milletlerarası fırsatları yurt dışına göndereceklerini, Arapça, İngilizce eğitim vereceklerini her şeyi anlattı. Sonrasında ben ikna oldum, o konuşma çok ikoniktir. Ben, hocanın dekan olduğunun çok şuurunda olmadığım için yahut dekan olmanın ne kadar ağır bir şey olduğunu pek fark edemediğim için hocam ‘Böyle mi emin misiniz? Hakikaten bu parayı verecek misiniz? Vermezseniz ne olur? Yemin eder misiniz?’ üzere garip bir formda davrandım.”
Üniversiteye girdikten sonra İngilizce ve Arapça hazırlık eğitimleri aldığını kaydeden Acar, İslami İlimler Fakültesi’nde lisans eğitimine başladığını, puan ortalamasını tutturarak Siyaset Bilimi ve Milletlerarası Bağlar Kısmı’nda de ÇAP yaptığını anlattı.
Acar, ÇAP yapmasının asıl nedeninin ileride akademik olarak İslam-siyaset niyeti üzerine ağırlaşmak ve bu bahiste uzmanlaşmak olduğunu söyledi.
Ülkede ve Müslüman coğrafyasında birden fazla sorunun siyaset, siyasi fikir etrafında kümelendiğini ve birden fazla sorunun nedeninin burada yattığına inandığını anlatan Acar, şu görüşleri lisana getirdi:
“Dolayısıyla siyasi niyet olarak bizler yanlış yerlerden ilham aldığımız vakit ortaya çıkardığımız siyasi sistemler ve bunun etrafında şekillenen hukuk sistemi, sosyokültürel siyasetler vesaire bunların tamamı bu siyaset etrafında şekilleniyor ve bu siyaset tarafından yönlendiriliyor. Hasebiyle ben bu alanda çalışmak istedim. Zira bugün bölgemizde, Müslüman coğrafyada çeşitli siyasi istikrarsızlık sıkıntıları var.”
Acar, lisans eğitiminin son yılına girmeden önce yüksek lisans ve doktora için kayıt müracaatları açıldığını, hocalarının yardımıyla ABD ve İngiltere’de 12 üniversiteye yüksek lisans için müracaat yaptığını kaydetti.
“HEDEFİM ÜLKEME HİZMET ETMEK”
Bu okullardan 9’unun kendisine olumlu geri dönüş yaptığını ve kabul aldığını belirten Acar, “Bazıları tam burs verdi, kimileri yüzde 50 burs verdi. Günün sonunda ben de hocalarıma danışarak, onlarla ailemle ve arkadaşlarımla istişare ederek Chicago Üniversitesinde karar aldım. Zira bu okul hem toplumsal bilimler alanında sağlam geleneğe sahip hem de dünyada birinci 10’a giren çok kaliteli okullardan biri. Kaydımı yaptırdım, kayıt fiyatlarını yatırdım.” sözlerini kullandı.
Acar, vizeyi aldığını, 15-20 gün sonra Chicago’ya seyahat edeceğini belirterek, “Oradaki maksadım öncelikle yüksek lisans eğitimimi muvaffakiyetle tamamladıktan sonra doktora eğitimimi çok daha güzel okullarda sürdürmek, sonrasında ülkeme dönüp akademide hizmet etmek.” dedi.
