Son dakika haberi! Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kısa bir müddet kala, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kütüphanesi’nde gençlerle bir ortaya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gençlerin sorularına verdiği cevaplar ve açıklamalarından öne çıkanlar şöyle;
SELAHATTİN DEMİRTAŞ’IN MAHPUSTA OLMASI
Erdoğan, “Selahattin Demirtaş’ın mahpusta olması, Türk demokrasisi için bir eksiklik olarak lanse ediliyor. Bu husus hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusu üzerine şunları kaydetti:
“Tabii sorunun cinsi heyecan verici. Zira Selo, Diyarbakır’da 51 Kürt kardeşimizin vefatına neden olan bir teröristtir. Onun demokrasiye ters bir yanı yok ki. 51 Kürt kardeşimiz lakin bu vefata neden olan bir kişi, şu anda terör odaklı bir fiili işlediğinden ötürü cezaevinde. Yoksa bir fikir hatası yahut bir siyaset değil. Lakin 51 Kürt vatandaşımın vefatına neden olan bu türlü bir insan sokaklarda elini kolunu sallaya sallaya mı dolaşsın? Biz artık bir hukuk devletiysek burada adaletin gereği nedir? Bu kadar Kürt kardeşimin vefatına neden olan bu adam, bunun bedelini ödemesi lazım. Şu anda yapılan budur. Çektiği ceza da bunun nedeniyledir. Natürel bunun aslını herkes bilmiyor ancak bay bay Kemal, Selo’yu çıkaracakmış. Şayet Erdoğan bu işin başında olursa hukuk neyse, adaletin gereği neyse, bunun bedelini ödemeye devam edecektir.”
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ TARTIŞMASI
Cezaevinde çok sayıda gazeteci olduğu ve Türkiye’de basın özgürlüğünün olmadığı hakkında savların sorulması üzerine Erdoğan, “Cezaevlerinde şu ana kadar bu türlü argüman edildiği üzere bol ölçüde gazeteci, basın mensubu yok. Bunlar palavra.” cevabını verdi.
Bu hususta argümanlarda bulunanlara “Şunları açıklayın. Verin bize bu isimleri, kimmiş öğrenelim.” dediklerini anımsatan Erdoğan, bu sav edilen şahıslardan iki adedinin HDP’den bu seçimlerde milletvekili adayı olduğunu aktardı. Erdoğan, “Bunlar daima bu işin fikir babası olarak ortada dolaşanlardır. Buna misal daha kaçları bu halde bunlara fikir babalığı yaptılar.” dedi.
Kendisinin vakit zaman Adalet Bakanına, “Bu çeşit argümanlar var. Bunlar nedenli yanlışsız? Şunları siz de bir araştırın.” dediğini aktaran Erdoğan, “Başkanım bu türlü bir şey yok. Bunlar daima palavra.” cevabını aldığını kaydetti.
“Ciddi manada versinler bu isimleri, hakikaten bu manada bu türlü bir durum kelam mevzusuysa biz de bu işin üzerine gidelim.” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Ben fikir cürmünden içeriye girmiş bir liderim. Bundan ötürü da yaklaşık 4 ay 10 gün cezaevinde yattım. Ancak ben belediye lideriyken bana bu cezayı verdiler. Neden ötürü verdiler? Ulusal Eğitim Bakanlığının kitabındaki bir şiiri okudum ben. Bu şiiri okudum diye beni içeri aldılar. Kimseyi vurmadım, kimseyi öldürmedim. Yani Selo’nun yaptığını yapmadım ben. Yalnızca Ulusal Eğitim Bakanlığının kitabındaki bir şiiri okudum. Bu şiirde Ziya Gökalp’e ilişkin bir şiirdi, bunu okudum. Bundan ötürü beni içeri aldılar. 1 yıl bir cezaydı, 4 ay 10 gün yattım, ondan sonra çıktım. Bedelini ödettiler. Lakin ben orayı Medrese-i Yusufiye olarak yaşadım ve gelen ziyaretçilerimin haddi hesabı yoktu. Bu da natürel İstanbul’a olan hizmetimdi. İstanbul’u çöp, çukur, çamurdan, susuzluktan kurtaran bir belediye lideri olarak hamdolsun İstanbul’un belediyecilik tarihine geçti. İşte akabinde da cezaevinden çıktıktan sonra partimizi kurduk ve birinci seçimlerde daha yüzde 34 üzere bir oyla iktidara geldik. Yoksa dediğim üzere bu türlü bir ceza, onlar için kelam konusu değil, hepsi palavra ve gazetecilerle ilgili bu akşam bu programda yeniden söylüyorum. Hangi cezaevine, nerede bir basın mensubu varsa bunları bilelim. Bunların birçoğu affedersiniz hırsızlık, silah kaçakçılığı, bütün bunlara emsal kabahatlerden ötürü içeridedir. Bunların gazetecilikle de yakından uzaktan alakası yoktur.”
SEÇİM SONRASI AK PARTİ’NİN İKTİSAT SİYASETİ NE OLACAK?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millet İttifakı iktisat grubunu açıkladı. Sizin de seçim sonrası için iktisat idaresinde yapacağınız farklı profiller olacak mı?” sorusunu yanıtlarken şu tabirleri kullandı.
“Millet İttifakı’nın iktisat ekibi kimlerden oluşuyor diye şöyle düşündüğümde, bunlar ismi cismi çok belirli olan tipler değil. Ama natürel bu CHP ne yapıyor? Yeniden kapalı kapılar gerisinde, otellerde IMF’nin temsilcileriyle görüşüyor. Tıpkı vakitte ÂLÂ Parti’den bir vakitler Merkez Bankası’nın kelamda lideri olan zat, o da onunla bir arada, birlikte görüşmeler yapıyorlar. Bu görüşmelerden sonra da bizim için ‘Bu hükümetin IMF’ten borç alması lazım.’ Ya biz IMF’den niçin borç alalım? Ben Kılıçdaroğlu muyum? Londra’nın tefecilerinden 300 milyar dolar borç taahhüdü almış. Tefeciden borç alınır mı? Şayet para kaynağı tefeciler olursa adamı gömerler. ‘Biz asla bu türlü bir şeye yönelmeyiz’ dedik ve biz IMF ile olan bağlarımızı bitirdik, kendi kaynaklarımızla ayaktayız ve şu anda tefecilere mefecilere hiç muhtaçlığımız yok. 2013-2023 10 yıl geçti ve biz buralardan elimizi eteğimizi kestik, kendi kaynaklarımızla yola devam ediyoruz.
Savunma sanayinden tutun işte en son güçte, Karadeniz’de doğal gazı da çıkardık mı? Çıkardık. Artık 1 ay doğal gazı fiyatsız olarak konutlara veriyoruz ve 1 yıl boyunca da 25 metreküp tenzil edilmek suretiyle vatandaşlarımızı doğal gaza bu noktada muhtaç olmadan konutlarında, mutfağında güç olarak kendi yerli doğal gazımızı kullanmaya başladı. Bu noktalara geldik. İnşallah seçim sonrası bu süreç daha da farklı gelişecek. Niçin? Artık de Gabar’da petrolü bulduk. Gabar’daki petrol de çok kıymetli. Zira terörün oralarda bu cins çalışmalara fırsat vermediği yerden artık petrolü bulduk ve bu petrolle bir arada de yani Erzurum konuşmamda da söyledim, ‘Erzurum’un dut pekmezi kıvamında’, bu türlü bir petrol… Şu anda doğal bu bizi daha da güçlü hale getiriyor. Böylelikle hem doğal gaz hem petrol ve kapasite-rezerv çok çok yüksek. İnşallah artık biz yurt dışına doğal gazda da petrolde de önemli manada muhtaç olmayacağız. Aybüke öğretmenin ismini de oradaki petrol kuyusuna verdik.”
SİYASETTE SOĞAN FİYATI TARTIŞMASI
Ankara Üniversitesi Fizik Mühendisliği öğrencisi Melisa Kiraz’ın “Togg, TCG Anadolu üzere kıymetli projeleri takip ediyorum. Fakat vatandaşın sofrasında bulunan patates, soğan üzere temel muhtaçlık hususlarının fiyatlarındaki dalgalanmalar sizce kıymetli değil mi?” sorusu üzerine Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Önemli olmaz diye bir şey yok. Lakin TCG Anadolu da bizim için çok çok kıymetli. Öbür tarafta İHA’lar, SİHA’lar, Akıncı, Kızılelma bunlar da bizim için çok değerli. Doğal burada maalesef kendini bilmez kimi şahısların bu fiyatlar üzerindeki dalgalanmalara neden olduğu ortada. Bir orta nerelere tırmandırdılar fiyatları? Artık patates soğan 10-15 liraya düştü. Haydi bakalım, bunu neyle izah edecekler? Fiyat düştü artık. Lakin şunu çok açık net söyleyeyim. Allah nasip eder inşallah seçimden sonra bir kez bunların yargı yolu açık olmak kaydıyla bunları yargıda terleteceğiz. Zira benim milletimi kalkıp da bu cins yollarla sömürmelerine müsaade etmeyeceğiz. Zira bu bir sömürü organıdır, bu türlü bir şey kelam konusu değil. Natürel bunu artık biz seçim sonrası yargı yoluyla da çok daha farklı bir yere oturtacağız.”
MİLLET İTTİFAKI’NIN VAATLERİ İNANDIRICI MI?
“Millet İttifakı’nın vermiş olduğu vaatleri inandırıcı buluyor musunuz?” sorusuna Erdoğan, “Ben bu soruyu size sorsam, bu vaatleri siz inandırıcı buluyor musunuz? Ben bunların vaatlerinin inandırıcı olanını hiç görmedim ki. Zira her şey palavra üzere bina edilmiş.” cevabını verdi.
“Eğitimde ne vadediyor? Sıhhatte ne vadediyor? Ulaşımda ne vadediyor? Tarımda, güçte ne vadediyor?” diye soran Erdoğan, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Bunları düşündüğünüz vakit, bu vaatlerin içinde kolay olanını söyleyeyim. Mesela şu anda 10-11 tane bunlarda büyükşehir belediyesi var. Bu belediyelerde sanki bunlar bu söylediklerimden neler yaptılar? Ben belediye başkanlığı yaptım. Fakat benim belediye başkanlığımda biz Haliç’i temizledik. O kokan Haliç, o geçilmez denilen Haliç, o kokudan büsbütün arındı. Fakat bu ortada da biz Haliç Kongre Merkezi’ni yaptık. İstanbul’umuz için değerli bir kongre sarayı haline geldi. Artık bu işler lafla olmuyor, icraatla oluyor. Artık bunlara bir sorun. Deyin ki, ‘CHP’li belediyelerde sanki bir Haliç Kongre Merkezi gibisi var mı?’ Şu külliye, işte bizim inşa edip bitirdiğimiz bir yer ve 24 saat burası gençlerimizin buyruğunda. Kek, çorba, çay, kahve, her şey burada fiyatsız. Artık biz bunun benzerini bir de nerede yaptık? İstanbul Rami’de yaptık. Rami de çok süper. Evvelce orası bir kışlaydı, o kışlayı biz artık İstanbul’un en büyük kütüphanesi haline getirdik. İçinde farklı kimi orada etkinlikler de sunumlar da var. Orası da motamot burası üzere dolup dolup taşıyor. Şayet kültür diyorsak, şayet sanat diyorsak, mesela Ankara’nın yıllarca bitmeyen Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Merkezi’ni biz yaptık. Biz gelene kadar orası yoktu; yaptık, bitirdik ve Ankara, bu türlü bir Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nı kazandı. O da bitmedi, çabucak artık şurada, yeniden Cumhurbaşkanlığının dev bir kongre merkezi var. O kongre merkezinde de yıl uzunluğu birçok memleketler arası toplantı, bizim kendi toplantılarımız, hepsi orada yapılıyor. Yaklaşık 3 bin kişilik bir salon. Şayet kültür üzerine siz adımlarınızı atmazsanız o ülke kültürsüz olan, şah damarı yok demektir. Lakin biz işe buralardan girdik.”
SAVUNMA ENDÜSTRİSİ TARTIŞMALARI
Millet İttifakı’nın savunma sanayiine de karşı çıktığını lisana getiren Erdoğan, “Savunma sanayiine karşı çıkılır mı? Biz misyona geldiğimizde Türkiye’nin savunma endüstrinde yüzde 20’si yerliydi, maalesef yüzde 80 yoktu. Fakat biz ne yaptık? Bu yüzde 20’yi yüzde 80’e çıkardık. Artık açığımız yüzde 20. Fakat bu ortada işte TCG Anadolu’yla dünyaya bir ileti verdik. Seçim sonrası inşallah şu andaki TCG Anadolu’nun bir büyüğünü yapmak suretiyle mavi denizlerde inşallah Barbaros Hayrettinleri çok daha güçlü hale getireceğiz.” sözlerini kullandı.
TCG Anadolu’nun, İstanbul’da kaldığı mühlet içerisinde büyük bir ziyaretçi akınına uğradığını vurgulayan Erdoğan, talep üzerine İzmir’e gönderdiklerini belirtti.
Mersin ve Antalya’nın da TCG Anadolu’yu istediğini lisana getiren Erdoğan, “Dedik ki şu anda İzmir önümüzde. Münasebetiyle artık seçime kadar İzmir’de Alsancak’ta TCG Anadolu’yu park edeceğiz. Seçimden sonra inşallah yeni bir uçak gemisini daha hallettikten sonra artık başka yerleri de onlarla bir arada dolaştırırız, daha hoş hale getirir.” diye konuştu.
BELEDİYELERİN HİZMETLERİ
Millet İttifakı’ndan şu ana kadar bütün bu büyükşehir belediyelerinde “Bizim yapıtımız de şudur.” dediklerini görmediğini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Eğer siz gördüyseniz beni ikna edin. İstanbulluyum, yok. İstanbul’da biz Atatürk Kültür Merkezi’ni sıfırdan dört dörtlük yaptık. Kültür Turizm Bakanımdan da Allah razı olsun. Şu anda orası daima dolup dolup taşıyor. Kâfi mi? Yetmez. Daha çok yapacağımız alışılmış ki işler var. Ama bunlara bakıyorum Ankara, belediye bunlarda, Allah aşkına söyleyin, ‘Ankara’da şunu yaptı.’ deyin. Okuyorsunuz burada, üniversitelerdesiniz, bu üniversitelerde şöyle bir Ankara’yı gözlemlediğiniz vakit ‘Bunlar yaptı.’ diyebileceğiniz bir şey var mı? Arkadaşlar yok. Melih Bey’in belediye başkanlığı periyodunda Ankara’da yaptıkları. Mevcut havalimanını biz yaptık ve havalimanından Ankara merkeze bu yolları Melih Beyefendi yaptı. Metroları biz yaptık. Bir tane metro da siz yapın. Yok. Hepsi bizden. Ben artık nasıl diyeyim, ‘Millet İttifakı da şunları yaptı’ diye. İzmir’e bak İzmir de o denli. İzmir’de körfez şu anda rezalet, kokudan geçilmiyor. İstanbul-İzmir ortası 7,5 saatti. Pekala biz ne yaptık? İstanbul-İzmir ortasını 3-3,5 saate düşürdük mü? Düşürdük. Bu da yetmedi. Manisa-İzmir ortasında Sabuncubeli Tüneli’ni yeniden biz yaptık. Onlar laf, biz iş üretiyoruz. Aramızdaki fark bu.”
DEPREMDE KIZILAY’IN ÇADIR SATMASI
6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli sarsıntılar sırasında Hatay Kırıkhan’da olduğunu anlatan Ankara Toplumsal Bilimler Üniversitesi Siyaset Bilim ve Kamu İdaresi öğrencisi Miray Turan, göçük altında kaldığını ve babasını da kaybettiğini belirtti.
Kendisinin 11, babasının ise 20 saat enkaz aldığında kaldığını aktaran Turan’ın, “Benim sorum şu. Birçok arkadaşımızın da aklında olan sarsıntıda çadır satan, huzur hakları üzere sebeplerle Kızılay Genel Müdürü ve Kızılay çok fazla gündeme geldi. Bu bahis hakkında ne düşündüğünüzü merak ediyorum.” kelamları üzerine Erdoğan, “Bu mevzu doğal beni de önemli manada üzmüştür. Kızılay bu türlü bir çadır satma fiiline, işine giremez. Hızla de natürel bu yanlışı düzeltmesi gerekir. Zira biz Kızılay’ı bilhassa çadır üretiminde çok daha etkin hale gelmesi için daima teşvik ettik. Kızılay’ın çadır dendiği vakit en ufak bir düşüncesinin, sorununun olmaması gerekir.” tabirini kullandı.
6 Şubat’taki zelzelelerin Türkiye yerine diğer ülkelerde gerçekleşmesi halinde o ülkelerin başlarına neler geleceğini soran Erdoğan, “Bütün bunlara karşın şu an prestijiyle enkaz kaldırma çalışmalarına varıncaya kadar büyük oranda bu işi bitirdik. Şu anda köy konutlarını teslim etmeye teslim almaya başladık. Artık kalıcı konutları bir taraftan süratle yapıyoruz. Kalıcı konutların imaliyle da inanıyorum ki vatandaşlarımıza teslim merasimleri başladığı vakit onları daha da rahatlatacağız.” dedi.
YARGI BAĞIMSIZLIĞI TARIŞMASI
Hukuk siyasallaştı diyenlere katımam mümkün değil. Diyarbakır anneleri hüngür hüngür ağlıyor. Hani hak, hani hukuk, hani adalet?
“LGBT, AİLE KURUMUNA SOKULMUŞ BİR ZEHİRDİR”
“Sık sık LGBT’ye karşı olduğunuzu söylüyorsunuz. Ayrıyeten başka partilere karşı sert tenkitlerde bulunuyorsunuz. Mesela kimi vakit partilileri terörle bağlı kimi vakit da LGBT’li olmakla suçluyorsunuz. Tüm bunlara bakınca da ayrıştırıcı ya da kutuplaştırıcı bir lisan kullandığınız düşünülüyor. Bunlara yanıt olarak ne söyleyebilirsiniz?” sorusu üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bunları ‘ayrıştırıcı’ kavramıyla izah edersek bana nazaran yanlış yaparız. Niye? Zira bu millet bilhassa aile kurumunu kutsallaştıran bir millettir. Bizim paha yargılarımız içerisinde aile kurumu çok çok değerlidir. Zira güçlü milletler, güçlü ailelerden oluşur. Şayet aileniz güçlü değilse, aile kavramı güçlü değilse o ülkede o milletin yıkımı da çok çabuk olur. Bizim yaklaşımımız burada ve LGBT denilen olay bir kez aile kurumuna sokulmuş bir zehirdir. Bu zehri biz hele hele halkının yüzde 99’u Müslüman olan bir ülke olarak kabullenmemiz mümkün değil. Buradaki hassasiyetimiz bilhassa buradan geliyor. Hatta biz aileyi kutsayan anayasa değişikliği teklifini verdik. Fakat seçim öncesi olağan buna fırsat olmadı. Artık bu bahisle alakalı olarak bizim buradaki kıymet yargılarımız içerisinde LGBT’ye, AK Parti olarak biz asla olumlu bakamayız zira aile kutsiyeti esasen buna müsaade etmez. Bir de bizim bilhassa dinimizin gereği bu olduğu için de biz olaya buradan bakıyoruz. Buna biz eyvallah edemeyiz.”
SIĞINMACILARIN GERİ DÖNÜŞÜ
Sığınmacılarla ilgili bir soru üzerine Erdoğan, bu işin bir mühletinin kelam konusu olmadığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Halkının yüzde 99’u Müslüman olan bir ülke olarak ülkesindeki savaş sebebiyle orada ömür şartları prestijiyle terör örgütleriyle adeta vefat kalım çabası veren bir Suriye halkı var. Biz kendilerine şu an prestijiyle 100 binin üzerinde Suriye’nin kuzeyinde konutlar inşa ettik. Hayır kurumları vasıtasıyla devlet olarak ve saire ve bu vesileyle de peyderpey şu anda bizdeki muhacirler bu konutlara göç etmeye başladı. Lakin bunları ‘Ben gelince tekrar ülkelerine gönderirim. Bunları Türkiye’de yaşatmam.’ Ben şahsen bu türlü bir anlayışa taraftar değilim. Bu bir sefer zulüm olur. Ancak artık de orada yapılan konutlara kendilerinin istekli olarak dönme süreci başladı. Bu hususta da elimizden gelen dayanağı, yardımı veriyoruz. Ancak bu türlü bu CHP’lilerin söz ettiği üzere, ‘Okullarda onlara çok farklı müsamahalar, şunlar bunlar.’ Bu türlü bir şey yok. Vatandaşlık hakkını kazanıp da imtihanlara girmek suretiyle başaranlar, onlara aslında her yer için geçerlidir. Lakin bizde de bu çeşit hakikaten imtihanlara girip başarılı oluyorlarsa; bu gelenlerin ortasında hekimi var, mühendisi var, avukatı var. Bu beşerler bizim ülkemize geldiklerinde yani bunlar göçmendir diye biz bunları çabucak tekme tokat kovalayalım mı? Bu bir kez insani değil, vicdani değil, hepsinden öte İslami değil. Bunları kapıya koyamayız. Bunların içerisinde gerçekten yaramazlık yapanlar varsa onlar da natürel emniyet güçlerimiz tarafından onlara bedeli ödettiriliyor.”
HÜDA PAR’IN İTTİFAKA DESTEĞİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “HÜDA PAR, geçmişinde bir terör örgütüyle anılıyor. HDP ve PKK bağını lisana getirdiğiniz için Millet İttifakı’nı eleştiriyorsunuz. AK Parti ve HÜDA PAR işbirliği hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna, “HÜDA PAR’ın geçmişte bu terör örgütüyle anılması olayı büsbütün HDP’nin kendisine bir çıkış yolu aramasından kaynaklanıyor. HÜDA PAR’ın bir kez bu geçmişteki terör örgütüyle ilgisi, alakası yok. Kaldı ki bu türlü bir durum kelam konusu olsa bizim de birlikte yürümemiz kelam konusu olmazdı.” karşılığını verdi.
Özellikle Kürt vatandaşlarının siyasallaşması noktasında, bu yolda HÜDA PAR’la birlikte yürümek istediklerini lisana getiren Erdoğan, “Onların hem yerli hem ulusal bunun yanında da vatanseverlik noktasında HDP ile mukayese edilmeyecek bir pozisyonu var.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, HÜDA PAR’ın savları reddettiğini ve terör örgütüyle ilgisinin bulunmadığını vurguladığını aktararak şunları söyledi:
“‘Bizim bununla alakamız yok.’ dediklerine nazaran, zorla HDP şu anda HÜDA PAR’ı bu türlü vasıflandırıyor diye mi biz bunları kabulleneceğiz? HÜDA PAR’ın bu türlü bir durumu kelam konusu değil ve katiyetle bir siyasallaşmanın çabası içerisinde olan bir siyasi partidir. Şu anda da aslında bu seçimlere biliyorsunuz büsbütün onlar kendi logolarıyla girmek suretiyle bir adım atmışlardır. O da parlamentoya girme imkanını yakalamak ve parlamentoda da artık niyetlerini, sesini daha ülkü bir halde çıkarmaktır. HÜDA PAR’ın durumu bu. Bu telaffuzları onlara yapılan yakıştırmaları şahsen bizim kabul etmemiz mümkün değil.”
CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ
Muhalefetin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni “tek adam rejimi” olarak eleştirdiğinin hatırlatılması üzerine Erdoğan, Türkiye’nin koalisyonların ağır olduğu periyotlarda büyük bedeller ödediğini vurguladı.
Erdoğan, Türkiye’de 6 ayda bir hükümetlerin kurulduğu devirlerin yaşandığını hatırlatarak şöyle devam etti:
“Bir sene içinde vakit zaman o denli oldu ki iki koalisyon kuruldu. Bu koalisyonların natürel Türkiye’ye bedeli çok ağır oldu. Biz dedik ki, bu formda bu yürümez. Kaldı ki tek başımıza iktidar olduğumuz halde, buna karşın ne yapıp yapıp başkanlık sistemine geçelim dedik. Başkanlık sistemine geçerken de dünyada olağan bunun birçok örneklerini inceledik, araştırdık. Amerika’yı inceleyelim dedik, Rusya’yı inceleyelim dedik, Fransa yarı başkanlık sistemi, orayı inceleyelim dedik. Bütün bunları incelemek suretiyle bir adım attık. Şu 21 yıl içinde bunun çok fakat çok yararını gördük.”
“BAŞKANLIK SİSTEMİNİ MUTLAKA SAVUNUYORUZ”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin çok seri karar alma ve çok seri adımlar atma imkanı verdiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Yani o denli kalkıp da ‘6 ayda, 1 senede, 1,5 senede bir koalisyona gitme’ bunlara gerek yok. Bu kadar seri adım atma imkanı verdiği içindir ki, biz şu 21 yıl içinde hükümet kurma sorunu yaşamadık. Daima hizmet, daima yatırım ve bunlarla yürüdük. Şu anda yaptığımız yatırımlar, eğitimde, sıhhatte, adalette, emniyette, ulaşımda, güçte, hepsi ortada. Şayet bunları kalkıp da bunların parlamenter demokrasi dedikleri sistemle yürütmeye kalksaydık bu türlü bir uzaklık alamazdık. Bırakın adım atamazdık, attırmazlardı lakin şu anda bu türlü bir düşünceyi yaşamıyoruz. O bakımdan da başkanlık sistemini katiyen savunuyoruz. 11’li koalisyon, hala ne yapacağının farkında değil ve parlamenter demokrasiyi konuşmuyorlar bile. Zira bu işin yürümeyeceğini öğrendiler. Düşünebiliyor musunuz? Bir cumhurbaşkanının yanında 6 tane cumhurbaşkanı yardımcısı olacak. Bu türlü bir ülke olur mu? Yürümez. Bu türlü bir şey olmaz. Şu pazardan sonra inşallah seçilecek olan cumhurbaşkanı olarak bu kardeşinizle Türkiye çok daha farklı denizlere yelken açacak.”
KİRA FİYATLARINDAKİ ARTIŞ
Erdoğan, artan kira fiyatları hakkındaki soruya “Öğrenciler için en kıymetli çıkış noktası yurtlarımız.” dedi.
Yurt zahmetinin bulunmadığını kaydeden Erdoğan, “Türkiye genelinde şu anda 850 bin öğrenci kapasiteli yurdumuz var. Lakin bu zelzele sebebiyle birtakım yurtlarımızı biliyorsunuz depremzedeler için kullandık. Fakat asıl hususa gelince, bunları yargı yoluyla analarından doğduğuna pişman edeceğiz. O denli rastgele istediğim üzere ben kira koyarım, koyamazsın arkadaş. Bunların hepsini Adalet Bakanlığımız vasıtasıyla aşikâr bir standarda oturtacağız ve ona nazaran de üzerlerine, üzerlerine gideceğiz.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir soru üzerine, yeni evleneceklere verilecek 2 yıl geri ödemesiz 48 ay vadeli 150 bin liralık krediden, çift olarak bir adet faydalanılabileceğini söz etti.
GENÇLER NASIL İKNA EDİLECEK?
“Yeni devirde genç istihdamının artırılması ve genç teşebbüsçüler için mevcut paketlerin artırılmasını düşünüyor musunuz?” sorusunu yanıtlayan Erdoğan, şunları söyledi:
“Şu anda bizim esasen genç istihdam noktasında AK Parti hükümeti olarak rastgele bir derdimiz yok. Yani önemli manada genç istihdamını yapıyoruz. Bundan sonraki süreçte de yeniden yani engellilerde nasıl bir adım atıyorsak daha yeni 3 bin 500 engelliyi aldık. Gençlerde birebir hassasiyeti sürdürüyoruz. Genç istihdamını bu noktada kararlı bir biçimde devam ettireceğiz.”
Erdoğan, muhalefetin parlamentoya gençlerin girmesini istemediğini kaydederek “Biz ise gençlerin parlamentoya girmesi konusunda adım atılmasının önünü açtık. 30’dan başladı 25’e indirdik, oradan 18’e indirdik. Bunları biz getirdik, biz sağladık. Bizimle dalga geçiyorlardı. Yani çoluk çocuğa mı parlamentoyu emanet edeceğiz, çocuklar mı parlamentoya girecek? Evet dedik, gençler girecek.” değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, “Seçimlerde gençlerin size neden oy vermesi gerektiğini düşünüyorsunuz?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Gençlere yönelik ne yaptıysak biz yaptık. Muhalefetin gençlere yönelik yaptığı yahut yapabileceği hiçbir şey olmadı. Üniversite gençliğinin harçlarını kimler kaldırdı? Biz kaldırdık. Biz misyona geldiğimizde burs 45 liraydı lakin artık burslar nereye çıktı? Ortada. Bunları yapan da biziz. Lisansüstü, doktora, bütün bu öğrencilere taban fiyata kadar ne yaptık? Onlarınkini de çıkardık. Artık önümüzdeki periyotta tekrar gençlerimizle, öğrencilerimizle ilgili her türlü teşviki, yurt içi, yurt dışı yapacak olan biziz. İnanın bunların yapacağı bir şey yok. Bunlar palavradan öteki bir şey bugüne kadar üretmediler, üretmezler de.”
Gençleri, TEKNOFEST nesli olarak gördüklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Şimdi uzaya genç gönderdik. Bununla dalga geçmeye başladılar. Siz bunları bugüne kadar yapmadınız, aklınızın ucundan geçmedi. Biz artık asıl, yedek hazırladık ve çabucak eğitimine gönderdik. Kısa vakitte da inşallah uzaydan sesini alacağız. Buralara bu işi vardırdık. Yani siz de bir şey yapın bir görelim. Biz yaptığımızla konuşuyoruz. Verdiğimiz burslarla, kredilerle bunlarla konuşuyoruz. Pekala siz ne verdiniz? Biz bundan sonraki süreçte de gençlerimizin, öğrencilerimizin yanında olmaya her tarafıyla devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye genelindeki 850 bin kapasiteli öğrenci yurtlarının sayısının gelecek devirde daha da artacağını bildirdi.
SEÇİM SÜRECİNDEKİ SERT ATMOSFER
Tarafların, seçim sürecinde birbirlerine karşı sert tavırlarının, seçim sonrasına nasıl yansıyacağına ve seçim sonuçlarına ait değerlendirmeleri sorulan Erdoğan, şunları kaydetti:
“İstanbul’da 1 milyon 700 bin bireye hitap ettik. İstanbul’da bu türlü bir mitingi malum muhalefet yapamadı ancak oradaki coşku, oradaki heyecan her şeyi ve bizim sözlerimizi satın aldı. Erzurum’da yaklaşık 135 bin şahsa hitap ettim. Erzurum’da da sözlerimizi aynıyla satın aldı. Kayseri’de 125 bin bireye hitap ettik. Adana öyleydi. Tıpkı halde Aydın öyleydi. Bir önderin, bir siyasetçinin karşısındaki kitlenin gözlerini okuması, onunla teması bunlar çok çok değerli. Bir ifadeyi şayet sert kullanıyorsak bunu Kandil için kullanırız. Bunu benim vatandaşıma, benim milletime hürmeti olana karşı kullanmayız fakat bizim 51 tane Diyarbakırlı evladımızı öldürenlere karşı herhalde el bebek gül bebek diyecek halimiz yok. Ne ise bunun gereğini de yapmamız lazım. Bunu yaparsan esasen vatandaş da ne yapıyor? Orada sana sahip çıkıyor. Bu lisan ve bu lisanla biz vatandaşımızla kucaklaşıyoruz lakin Kılıçdaroğlu gerisine terör örgütünün başındaki adamı alıyor, ‘haydi’ diyor, o da ‘haydi’ diyor. Bununkini nereye koyacaksın? Bizimkini nereye koyacaksın? Biz ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ diyoruz; ‘bir olacağız, iri olacağız, kardeş olacağız, daima birlikte Türkiye olacağız’ diyoruz. O da teröristi gerisine alıyor, gerimizde o var diyor.”
SEÇİM NASIL SONUÇLANIR?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim sonucu beklentisine ait “Onu pazar günü sandık söyleyecek.” dedi.
Gençlere tavsiyelerde bulunan Erdoğan, “Oku, düşün, harekete geçir ve bunu da bilhassa takip ederek neticelendir. Bunu öğrencilik atılımı olarak yaşamakta çok büyük yarar var. Bir de az evvel tabir ettiğim üzere artık şu anlayışla çizgimizi belirlememiz lazım; biz tek milletiz, bayrağımız tek, vatanımız tek, devletimiz tek ve bir olacağız, iri olacağız, kardeş olacağız, daima birlikte Türkiye olacağız.” tabirlerini kullandı.
